Rivayete göre Kanunu Sultan Süleyman bir cami yaptırmak ister ve bunun için Mimar Sinan'ı seçer.Fakat Kanuni caminin nereye yapılacağı konusunda çok kararsızdır.Bu yüzden istiareye yatar ve rüyasında Hz. Muhammed'i görür.Hz. Muhammed Kanuni'yi boş bir arsaya götürerek camiyi tarif eder.
Ertesi gün Kanuni Mimar Sinan'ı tekrar huzuruna çağırır ve onu boş arsaya götürerek caminin oraya yapılmasını söyler.Bunun üzerine Mimar Sinan caminin planını Kanuni'ye anlatmaya başlar ve Kanuni şaşkınlık içinde dinler anlatılanları.Çünkü Sinan'ın anlattığı cami planı peygamberin anlattığıyla birebir aynıdır ve Kanuni şöyle der;
"Sanki önceden caminin planını hazırlamışsın gibi anlatıyorsun."
Sinan da şöyle cevap verir;
"Evet sultanım, efendimiz size tarif ederken ben de arkanızdaydım."
Böyle bir rivayettir bu anlatılan ve Mimar Sinan 60 yaşında iken yani 1550'de başlanır caminin inşaatına.Evliya Çelebi'nin anlattıklarına göre caminin sadece temelinin toprak seviyesine ulaşması için 3 yıl çalışılmış ve temel atıldıktan sonra sağlamlaşması ve çöküntü olmaması için inşaata 1 yıl ara verilmiştir.
Fakat İran şahı Tahmasb bu 1 senelik arayı mali sıkıntılar çektikleri için verildiğini düşünür ve bir elçiye bin kese para ve çeşitli mücevherler göndererek şöyle bir mektup yazdırır:
" İşittik ki cami tamamlamaya kudretiniz kalmamış, yapmaktan vazgeçmişsiniz.Bu mücevher ve parayı harcayıp camiyi bitirmeye gayret edin ki bizim de bu hayırlı işte payımız olsun."
Sultan bu mektuba çok sinirlenir ve bin kese parayı elçinin gözü önünde İstanbul Yahudilerine dağıtır ve elçiye şöyle der;
"Yahudi Efendilerinize malınız nasip olsun ki cehennemde sizlere bindikleri vakit kamçı vurmasınlar. Yoksa sizler gibi namaz kılmayan insanların cami yaptırmak ile ne alakası olur?
Ve mücevherleri de elçinin gözü önünde Mimar Sinan'a vererek;
Bunun üzerine Mimar Sinan bu mücevherleri kullanarak "Cevahir Minaresi" adı verilen minareyi yapar.Bu minareye Güneş Minaresi de denir.Güneş ışığı mücevherlere vurduğu zaman parıldar ve ışılar.
Süleymaniye Camii planı |
Süleymaniye Camii'nin inşasında kullanılan 4 farklı büyük sütun vardırBu sütunların hepsi farklı diyarlardan gelmiştir.Bir tanesi Baalbek harabelerinden, biri İskenderiye'den diğeri Bizans döneminde dikilmiş olan Kızıltaşı ve sonuncusu ise Topkapı sarayından getirilmiş.
Baalbek Harabeleri |
Kubbeyi ve kâgir örtüyü taşıyan 4 büyük fil ayağı payenin her biri 8 bin ton yükü temele iletmektedir.Mimar Sinan bunları dinin 4 direği olan; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer Hz. Osman ve Hz. Ali'ye hediye eder.
Osmanlı döneminde bu fil ayaklarında kürsülerin olduğu ve ilim adamlarının buradan halka tefsir, islam hukuku, hadis ve tasavvuf dersleri verildiği söylenir.
O zamanın büyük sanatkârı olan "Sarhoş İbrahim" yapının, güneşin ve mevsimlerin ışıklarıyla renk değiştiren ve iç mekâna her an başka manzaralar veren renkli camlarını işler.
Gelelim nargile konusuna. Süleymaniye Cami sesi en köşe noktalara kadar ileten ve yayılmasını kolaylaştıran bir akustik şaheserdir. Akustiğin nasıl bu kadar mükemmel hale getirildiğine dair halk arasında bir rivayet vardır.
Caminin inşası sırasında Mimar Sinan'ın caminin mihrabında nargile içtiği söylentisi halk arasında yayılmaya başlar. Bu söylentiler Kanuni Sultan Süleyman'ın kulağına kadar ulaşır. Kanuni önce söylenenlere pek kulak asmasa da içine bir kuşku düşer ve camiye bir baskın yapar. Mimar Sinan tıpkı halkın söylediği gibi caminin mihrabında nargile fokurdatmaktadır. Şaşkınlıkla sorar Sinan'a;
"Mimarbaşı camide nargile içildiği görülmüş şey midir? Sen böyle bir iş etmezdin. Nedir bu işin hikmeti?
Sinan cevap verir;
"Padişahım eğer dikkat buyurursanız nargilemde ne tömbeki ne de tütün bulunur. Ben yalnızca suyun fokurdamasının oluşturduğu sesin cami içinde nasıl yayıldığına bakıyorum. Eğer suyun sesi caminin her köşesine eşit olarak yayılıyorsa cami tamamlandığında Kuran okuyacak hocanın sesini 60-70 metre ötedeki cemaat bile rahatça duyacaktır.
Süleymaniye'nin bir diğer ilginç tarafı da camide is odasının bulunmasıdır.Caminin yapıldığı dönemde elektrik olmadığı için 275 adet kandil ve bunlara ek olarak mihrabın yanına yerleştirilen dev mumlar ile aydınlatılıyordu. Mimar Sinan yanan mumlardan çıkan isin camiye zarar vermemesi için orta kapının üstüne bir oda tasarladı. Kandillerden çıkan meydana gelen akımla mihrabın aksi yönünde hareket ederek kapının üstünden dışarıya açılan 4 adet küçük pencereden is odasına çekildi.Tabi bugünkü durumu içler acısı.Tarihe gerçekten saygılı bir millet olduğumuzdan (!) vaziyet şu şekilde:
Ayrıca bu is odasında biriken isle mürekkep elde ediliyordu.Bu mürekkeple de o günün siyasi, dini, idari bütün fermanları yazıldı.Bunun sebebi ise bütün bu el yazması eserler gibi önemli belgelerde bu mürekkep kullanıldığı zaman herhangi bir akıcı maddenin dökülmesi sonucunda yazılara zarar gelmiyor.Yazıların kaybolması için kağıdın tahrip olması gerekiyor.
Süleymaniye inşaatı 53.782.980 akçeye yani 3200 kg altına mal olmuştur.Bu miktar o dönemin bütçesine göre Osmanlı İmparatorluğunun toplam gelirinin sadece 10'da birine denk geliyor. İnşaatın 10 yıl sürdüğünü göz önüne alırsak bu hesap bütçe payının %1 'ine karşılık gelir.
aklım almıyo bu nasıl bişeydir böyle
YanıtlaSil