Kardeşimin Hikayesi






Dün akşam bitirdiğim Livaneli'nin son kitabı Kardeşimin Hikayesi...Serenad kitabından sonra çok güzel gitti bu kitap.

Kitap gayet akıcı çabucak bitiriyor.Konusu da şu şekilde;

Bir balıkçı köyünde geçiyor roman.Arzu isminde bir kadın öldürülüyor.Gazeteci bir kız da bu olay üzerine köye gelerek emekli bir inşaat mühendisi olan Ahmet bey ile tanışıyor.

Ahmet bey çok ilginç bir insan ve ben en başında otistik olduğunu düşünmüştüm.Çünkü evinde kendisinin yapmış olduğu bir "hug machine" yani sarılma makinası bulunuyor.(Bunu icad eden otistik bir profesör olan Temple Grandin'dir.Hazır yeri gelmişken belirteyim bir de filmi vardır.İzlenmesi tavsiye olunur.) Fakat otizmi geçtim bir çok şey var bu adamda.Velhasıl bu ilginç adam gazeteci kızın da ilgisini çeker ve merakına yenik düşerek adamın anlattığı hikayeleri dinlemek için bir süre yanında kalır.Ahmet bey gayet iyi bir hikaye anlatıcısı olduğundan kız gitmek istese bile hikayeyi merak ettiğinden gidemez.İşte böyle anlatılır "Kardeşimin Hikayesi"...

Kitabın sonunu tahmin etmek imkansız gibi bir şey.Gayet güzel kurgulanmış bir kitap çünkü.Serenad kitabından sonra bir hayal kırıklığı yaşayacağınızı düşünmüyorum.Çünkü ben Livaneli'nin bir çok kitabını okumuş biri olarak içlerinde en güzelinin Serenad olduğunu düşünmekteydim.Fakat Kardeşimin Hikayesi de gayet güzeldi.Okumanızı tavsiye ederim.

Kitabın arkası da burada bir kaç yorum ve konusu için;

Fotoğrafı büyütmek için tıklayın.

Kitap bittikten sonra merak edebileceğiniz şeyleri ben en başında vereyim size :)

En başında kitabın geçtiği yer olan Podima yani Yalıköy'ün bir fotoğrafı;


Kitapta adı geçen köpek Kerberos'un mitolojideki resmi;
(Kerberos Yunan Mitolojisinde Hades'in yönettiği ölülerin bulunduğu yeraltının kapısında bekçilik yapan üç başlı köpektir.)


Bir de son olarak kitapta geçen bir şarkı vardı: via con me...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder