Otobüsten İnsan Manzaraları


      Üniversite'ye başlayana kadar hiç otobüs yolculuğu yapmadım sanırım. Fakat üniversite hayatım boyunca sürekli ev-okul arası pek çok yolculuk yaptım ve bir çok insan modeli ile karşılaştım bu yolculuklarda. Otobüsteki insanları seyrederek tamamladım bu yolculukları çoğu zaman. Bu izlenimleri de paylaşmak istedim.

      Önce yanıma oturan insan modellerinden bahsedeyim. Genellikle yanıma benim yaşlarımda genç insanlar oturduğu zaman fazla bir sorun teşkil etmiyor. Bunlar kendi hallerinde yolculuk yapıyorlar. Muavinlere bir çay alayım,kek alayım... gibi cümleler dışında fazla sesleri çıkmadan ya önündeki televizyonu izler ya da uyurlar. Ama yanıma bir de yaşlı bir teyze falan oturduğu zaman başlıyorum lanetler okumaya. Bu teyze tipleri genellikle sizinle konuşmak için can atarlar hiç bir zaman konuşmasından sıkılabileceğinizi akıllarına getirmeden sanki onu dinlemek zorundaymışsınız gibi bir tavır takınırlar.Ve her zaman çok başarılı bir torunları ya da bir kızı/oğlu olur bunların ve yolculuk boyunca bunları överler. Mesela şöyle;

- Sen ne okuyorsun evladım.
-Ben şunu şunu okuyorum teyzecim.
-Hmm benim de bir torunum var bilmem ne bilmem ne mühendisliği okudu. Bölümünü birincilikle bitirdi. Şimdi bilmem ne bilmem ne de müdür oldu.

(...)

      Bu konuşma böyle sürer gider. Önce torunundan başlar sonra çocuklarına geçer falan filan... Sonra yemek faslı başlar. Bu teyzeler genellikle yanlarında yolluk taşırlar. Eğer sabah yolculuk yapıyorsanız yanlarında getirdikleri ekmek, peynir, poğaça vs. bir çok yiyecek bulunur. (Hatta bir seferinde portakal soyup yiyen birine bile denk gelmişliğim var.) Tamam taşısınlar bundan sanane diyebilirsiniz ama bu yiyecekleri zorla size de yedirme görevi üstlenirler kendi kendilerine.Şöyle ki;

-Evladım ben yanımda yolluk yiyecek bir şeyler getirdim.(Haşur huşur elindeki poşedi açar.) Al bakalım sen de ye bak gelmeden önce yapmış gelinim. Sıcak sıcak ye şu poğaçayı. Kahvaltı etmemişsindir şimdi sen.
-Yok teyzecim ben daha yeni yedim gelmeden önce size afiyet olsun.
-Aaa olur mu öyle evladım olsun sen al bunu al al.

      Hiç bir şey anlamadan elinizde o poğaça elinizde kala kalırsınız. Zorla size ikram edilen o poğaçayı almak zorundasınızdır istemeye istemeye. Ama bitmez o poğaça sanki bir tepsiyi size zorla yediriyormuş gibi gelir. Neyse yemek faslı biter ve belli ihtiyaçlarını gidermesi gerekir teyzemizin. Durmadan muavine ne zaman mola verileceğini sorar ve beklediği an gelir, mola verilir. Hemen aşağıya iner ve bütün mola süresini değerlendirir. Elinde bir poşetle otobüsüne geri döner. Muhtemelen gideceği yere götürecek bir hediye ya da kendisi için yiyecek bir şeyler almıştır. Yolculuğun bundan sonrası da aynı monotonlukta ve sıkıcılıkta sürer gider.

      Bu teyzelerin amca versiyonları da hemen hemen aynıdır. Onları da uzaktan izlediğim kadar şöyle aktarayım. Yaşlı amcalar muzur bir çocuk gibi her şeyi kurcalarlar. Önünde duran televizyonun bütün düğmelerine basarlar önce sonra başaramayacağını anlayıp pes ederler ve muavine seslenirler. Oğlum bir bakar mısın bundan ses gelmiyor. Muavin gelir olayı halleder ve gider. Bu amcalar da yanlarında yolluk taşımadıklarından olsa gerek sürekli ihtiyaçlarını muavin tarafından tedarik ederler ve yanlarındaki çocuklara aynı teyzeler gibi eziyete başlarlar. Her zaman çok görmüş geçirmiş bir insan edasıyla nasihatler verirler yanındaki çocuğa.

     Ha bir de dikkatimi çeken şeylerden biri de şu; bu amcaların/teyzelerin cep telefonlarının sesleri her zaman açıktır ve bu da yetmezmiş gibi bangır bangır bağırır telefonları. Çok absürt zil sesleri olur kimisinin. Mesela 60 yaşındaki bir amcanın zil sesi apaçi müziği olabilir. Şaşırmamak lazım çünkü son yaptığım yolculukta bu tip amcalardan biri televizyon da "bez bebek" isimli bir dizi izliyordu bazıları da kadın programları falan izlyor. Ben otobüste insanların izledikleri televizyon programlarını gördükten sonra bazı dizilerin ya da programların neden yayından kaldırılmadığını anladım gerçekten.


     Yanınıza oturan insan modelleri bu şekilde olup bir de önünüzde oturan insan modelleri vardır ki bunlar da yanınızdaki kadar önem teşkil edebilir bazen. Mesela koltuğunu burnunuzun dibine kadar sokar bazıları. Yapılan uyarıları hiç bir zaman dikkate almadan kendi kendilerine saçmalarlar önünüzde adeta. Elinizde kahve vardır fakat koyabileceğiniz bir yer bulamazsınız çünkü önünüzde oturan insan koltuğunu sizin kucağınıza yerleştirmiştir adeta. Yolculuk boyunca "koltuğunuzu biraz kaldırır mısınız?" diye diye bir hâl olursunuz ama bu insanlar genellikle hep umursamaz tipler olduğundan inatla iki dakikada bir arkasına bakarak koltuğunun ayarıyla oynar.

      Bazen de otobüse çocuklu kadınlar biner ve o çocuğun çenesi hiç bir zaman durmaz. Eğer bebekse durmadan ağlar. Eğer daha büyük bir çocuksa da dertleri hiç bitmez ve durmadan bağırırlar. Bu anneler de her zaman etrafındaki insanların kötü bakışlarına maruz kalırlar. Fakat bunlar da umursamaz tiplerdir genellikle. Kendilerini evinde gibi rahat hissederler. Mesela çocuk takılı plâk gibi aynı şeyi tekrarlar ama kadının umurunda değildir bu durum."Çocuğum biraz sessiz ol." uyarısında bile bulunmazlar. Bu annelerin çocuklarına Pepee izlettiklerini düşünüyorum ben ayrıca çünkü geçe gün denk geldiğim çocuk iki dakika boyunca soluksuz "azzz çoook azzz çookk...." diyordu. Ben o çocuğun annesi olsam çocuğumun geri zekalı olduğunu falan düşünürdün ama dediğim gibi bu tür anneler umursamaz olduklarından çocuğun akıbetini de pek düşündükleri söylenemez. Hiç düzgün bir anneyle ya da çocukla karşılaşmadım mı peki ? Karşılaştım tabi ama bu durum çok nadir. Mesela kış aylarında yolculuk yaptığım bir zamandı ve yollar karlı olduğundan bir çok araba devrilmişti bu da yolculuğumuzun bir iki saat uzamasına sebep olmuştu. Tabi doğal olarak çocuklar bu durumdan sıkılırlar. Önümde oturan bir anne ve çocuğun şöyle bir diyaloğuna şahit olmuştum.

-Anne ben çok sıkıldım ne zaman geleceğiz?
-Tamam çocuğum az kaldı bak öndeki arabalar kaza yapmış o yüzden ilerleyemiyoruz.
-Anne bence biz de birazdan kaza yapacağız. Ben çok sıkıldım zaten.
-Oğlum öyle şeyler söyleme Allah korusun. Gideriz birazdan.
-O zaman ben dışarı çıkıp biraz kartopu oynayayım araba gidene kadar.
-Olmaz oğlum bak kapılar da kapalı zaten kimse dışarı çıkmıyor birazdan gidiyoruz.
-Neden gitmiyor o zaman bu araba ben sıkıldım aşağıya inip arabanın tekerleklerine bakacağım dönüyor mu diye.

     Gerisinde ne oldu pek hatırlamıyorum ama bu çocuk beni bir hayli güldürmüştü. Ha bu çocuk ne kadar normal o tartışılır ama en azından sessiz sakin uslu ve beni güldüren bir çocuktu.
      Hiç otobüs yolculuğu yapmadıysanız eğer gerçekten tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder