Kürk Mantolu Madonna
Bu gün kitaplığımı düzenlerken aklıma geldi ben blogumda hiç kitaplarla ilgili bir yazı yazmamışım.Bir başlangıç yapıp Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna adlı kitabını paylaşmak istedim.
Ben bu kitabı bir çok insandan duyup merak edip okumaya başladım.Herkes çok övüyordu kitabı.Kitaba başladığımda neden bu kadar sevdiklerine bir anlam verememiştim.Çünkü ilk elli sayfada kitap hiç akıcı değildi.Kitabı da yarım bırakmak olmazdı bu yüzden okumaya devam ettim.
Kitapta benim nazarımda gayet monoton bir hayatın olan Rasim adında bir adam var ve kitap bu adamın ağzından anlatılıyor.Fakat kitabın asıl karakteri ise Raif Efendi'dir.Kitabın ilk elli sayfası Rasim'in hayatını anlattığı için beni pek sarmamıştı sanırım.Ama iyi ki de devam etmişim.
Biraz kitabın konusundan bahsedeyim.Rasim işsiz kalır ve iş aramaya başlar.Bir iş bulur fakat sevdiği için değil mecbur kaldığı için bu işi kabul eder.Ofiste iki kişilerdir.Rasim ve Raif Efendi.Raif Efendi tercümanlık yapmaktadır.Dışarıdan bakıldığında kendi halinde bir insandır.Pek fazla insanla muhatap olmaz.Rasim ile aynı ofisi paylaştıkları halde o bile tam anlamıyla çözebilmiş değildir Raif Efendi'yi.Bu durum Rasim'i daha da meraklandırır ve onu yakından tanımaya çalışır.Raif çoğu zaman hastalanır ve bu günlerden birinde Rasim onu evinde ziyaret etmek ister.Çeviri yapılması gereken bir kaç parça kağıdı da alıp evine gitse de Rasim'in asıl amacı Raif Efendi'yi daha yakından tanımaktır.Raif Efendi'nin evi epey kalabalıktır.Eşi ve çocuklarının yanı sıra bir de baldızı kayın biraderleri onların çocukları ve baldızının kocası gibi bir çok insanla aynı evi paylaşmaktadır. Raif Efendi evinde hiç mutlu değildir.Bunun bir çok sebebi vardır.Bir yandan maddi sıkıntılar yaşar bir yandan da Raif Efendi hiç de sevmediği bir kadınla evlidir aslında.O kadar çok insanla aynı evi paylaşmasına rağmen Raif Efendi yalnızdır.Hani kalabalıklar içinde yalnızım diye bir söylem vardır ya Rasim Efendi'nin yalnızlığı da öyledir işte.
Rasim bu ev ziyaretlerini sıklaştırır.Çünkü Raif Efendi'nin hastalığı iyice ilerlemiştir.Artık işe gidememektedir.Raif Efendi'nin ofisindeki çekmecesinde kendine ait bir defter vardır ve Raif Efendi Rasim'den bu defteri yakmasını ister.Tabi Rasim o defteri okumadan yakmak istemez çünkü içinde Raif Efendi'ye ait özel şeyler bulacağını düşünür.Raif Efendi'yi bir şekilde ikna ederek defteri okumaya başlar.Kitabın asıl can alıcı tarafı bu noktadan sonra başlar çünkü bu defter Raif Efendi'nin on sene önceki hayatını anlatır.Romanın ikinci bölümü diyebiliriz biz bu kısma.
Bu ikinci kısmı çok fazla deşmek istemesem de biraz değinmeden edemeyeceğim.
Raif Efendi gençliğinde sabunculuk öğrenmek için Almanya'da yaşamaktadır.Bir resim galerisinde Kürk Mantolu Madonna tablosunu görür ve bu tabloyu her gün ziyaret eder.Bu sergide Maria Puder ile tanışır.Daha sonra babasının ölüm haberini aldır ve sevdiği kadını yani Maria Puder'i geride bırakarak Türkiye'ye döner.Bir daha Maria Puder'den haber alamaz diyerek sonlandırayım ki merak edenler okusun Maria Puder'e ve Raif Efendi'nin başına gelenleri onu neden bir daha göremediğini...
Gerçekten güzel bir sona sahip bir kitap diyebilirim.Biraz aşk biraz hüzün var.Başlarından pek hoşlanmasam da gerçekten okumaya değer bir kitap.Bir de Sabahattin Ali'nin bu anlatılanları yaşadığı da söyleniyor ama doğruluk payı nedir bilemiyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Benim başından sıkılıp sonunu getiremediğim biçok kitap var:(
YanıtlaSilSavaş ve Barış,Suç ve Ceza misal.
Siz ne güzel sona ulaşmışsınız,ben de ne olursa olsun elime aldığım kitabı bitirmek üzere söz vererek buradan ayrılıyorum:)
Paylaşımınız için çok teşekkürler..
Benim de yarıda bıraktığım bir kaç kitap var aslında hatta bazısını bırakıyorum bir süre sonra tekrar okumaya başlıyorum ama bu tip eserler artık klasikleşmiş kitaplar olduğundan ikinci bir şansı hak ediyorlar galiba.
SilBen de size de yorumunuzdan dolayı teşekkür ederim.İyi okumalar...